OLUMLU DİSİPLİN STRATEJİLERİ

T.C.
ANKARA VALİLİĞİ
ÖZEL TEVFİK FİKRET OKULLARI
PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK SERVİSİ

ÇOCUKLARDA SORUMLULUK DUYGUSUNUN GELİŞİMİ

            Günümüzde, ailelerin genellikle tek çocuk sahibi olmaları, kentsel yaşamın özellikleri, çocuğun aile içindeki yeri ve rolündeki değişmeler çocukların toplum yaşamından ve birtakım sorumluluklardan izole bir şekilde yetişmesine neden olmaktadır. Aileler, çocukların yabancı dil öğrenme, bilgisayar kullanma, spor / resim yapma gibi bilgi ve becerilerle donanmış olmasını beklerken onlara yaşamlarını sürdürmede gerekli olan özbakım, kendini koruma, bağımsız yaşam becerileri gibi temel birtakım becerileri kazandırmada bazen yeterli olamamaktadırlar.

Sorumluluk en geniş anlamıyla, çocuğun yaşına, gelişim düzeyine uygun olarak kendinden beklenenleri yerine getirebilmesi olarak tanımlanabilir. Sorumluluk konusunda farklı kuramsal yaklaşımlar farklı açıklamalar ve öneriler geliştirmişlerdir. Sorumlulukla ilgili tüm kuramsal yaklaşımlarda sorumluluğun erken yaşlardan itibaren kazandırılması gereği ile bu konuda aile ve okulun rolü üzerinde sıklıkla durulmuştur. Öğrencilere sorumluluk duygusunu kazandırmada ailenin ve öğretmenlerin koruyucu bir yaklaşımdan kaçınmaları ve çocuklara yetkinlik kazandıracak nitelikte davranmaları önem taşımaktadır. Sorumluluk duygusunun kazandırılmasında aile ve öğretmenlerin tutum ve davranışlarını;

  • Çocuğun bağımsız iş yapabilmesini destekleme/geliştirme,
  • Açık olarak belirlenmiş kurallar ve bu kuralların takibi,
  • Çocuğun davranışlarının sonuçlarını yaşamasına izin verme ve
  • Çocuğu karar verme ve seçim yapma hakkı tanıma gibi etmenlerin belirlediği ileri sürülmektedir.

Çocuklarda sorumluluk duygusunun gelişimi öncelikle anne ve babasının ona nasıl bir model olduğundan etkilenir. Sorumluluk duygusunun gelişimi, anne ve baba tutumlarıyla yakından ilişkilidir. Anne ve babanın otoriter, koruyucu, aşırı hoşgörülü ya da demokratik bir tutum içinde olması çocukta sorumluluk duygusunun gelişimini etkiler. Aynı şekilde, çocukla kurulan iletişim ve disiplin anlayışı da çocukta sorumluluğun gelişimiyle yakından ilişkilidir.

Kişilerarası ilişkilerde bulunma, ne yaptığının farkında olma, davranışının kendi seçimi olduğunu anlama, davranışını değerlendirebilme, davranışlarını planlama, anlık ve uzun dönemli amaçlarının bilincinde olma, plan yapma ve başarabileceği görevleri üstlenme bireylerde sorumluluk duygusunun gelişimini etkiler (Jones , 1995 ).

Sorumluluğu öğretmede çocuğun özgürlüğünü kabul etmek önemlidir. Burada kastedilen özgürlük, sınırsızlık değildir. Özgürlük, seçeneklerin çokluğuna, bunların kullanılmasına bağlıdır ve sorumluluk ister. Bu da, bireyin kendisi ile ilgili davranışı seçebilmesi ve uygulamada özgürce karar vermesi ve bu kararların sonuçlarından sorumlu olmasını sağlar. Çocuklar da yetişkinler gibi kendilerine güvenilmesini ister ve bundan hoşlanırlar. Çocuk kendine güvenildiğini hissettiği zaman özgüveni gelişir (Özen.2001).

Çocuğa seçme hakkının tanınması ona sorumluluk duygusunu öğretmede önemli bir rol oynar. Uygun durumlarda sorumluluğun çocuğa bırakılması ve belirli birkaç seçenek arasından seçim yapmasına fırsat tanınması çocuğun sorumluluk kazanmasında önemlidir. Bu konuda belirleyici etkenler, çocuğun yaşı ve seçimin konusudur. Örneğin, altı yaşında bir çocuk, sabah kahvaltısında yiyeceği yumurtanın rafadan mı yoksa katı mı olacağına karar verebilir. Ancak ona “Kahvaltıda ne yersin?” diye sorulması ondan yaşının üstünde bir sorumluluk almasını beklemek olur. Burada çocuğa anlatılmak istenen kendine ilişkin konularda bir sorumluluk taşıdığıdır. İki buçuk yaşından itibaren çocuğun yemeğini kendi başına yemesine fırsat vermek, uygun seçenekler arasından giyeceği kıyafete karar vermesine izin vermek, oyuncaklarını toplamasını beklemek, kendi odasında, kendi yatağında yatmasına ortam hazırlamak, yaşına ve cinsiyetine uygun konularda onun yardımını beklemek sorumluluk duygusunun gelişiminde çocuğu cesaretlendirici ve destekleyici bir ortam sağlar. Böyle bir ortam çocuğun kendi kendine yetmesine fırsat vereceği için onun kendine olan güvenini de arttıracaktır (Özen.2001).

Anne-babaların çoğu, çocuğun kendi işini kendi görme çabasını engellerler. “Bırak ben yapayım, sen ayakkabını ters giyiyorsun, bu işi sana bırakırsam akşama kadar bitiremezsin” gibi sözlerle onun özgüvenini kırar, bağımsız iş yapma isteğini baltalarlar. Çocuk işlerini başkalarına yaptırmaya alışır, üstelik bu durum ona doğal ve olağan gelmeye başlar. İşbirliği yapma duygusunu tatmadığı, bağımsız iş yapma yeteneğini geliştiremediği ve sorumluluklarını üstlenme fırsatı olmadığı için artık bunlara karşı bir istek ve eğilim de duymamaya başlar (Özen,2001).

Çocukların ilerideki yaşamlarında sorumluluklarını bilen, görevlerini yerine getiren, mutlu bireyler olmaları için onların girişimlerini engellemek yerine destekleyici bir tutum içinde olunmalıdır. Ebeveynler, çocuklarına gereksinimlerini karşılamayı ve sorumluluk almayı uygun bir disiplin anlayışıyla öğretebilirler. Ev ortamındaki disiplin anlayışı çocuklarda sorumluluk duygusunun gelişimini önemli ölçüde etkilemektedir. Çocuklara neyi, ne zaman, nasıl yapacakları, sınırları ve davranışlarının sorumluluğunu üstlenmeleri öğretilmelidir. Disiplin, çocuğun topluma uyumu üzerine yoğunlaşır ve amacı çocuğa iç denetim kazandırmaktır. Aynı zamanda disiplinle, çocuğa istenilen davranış ve alışkanlıkların kazandırılması amaçlanır (Aydoğan, Batlaş, 1999).

Disiplin anlayışında önemli olan çocukta içselleşmiş bir sorumluluk duygusunun oluşturulmasıdır. Çocuğun sahip olduğu sorumluluklarıyla yaşantısındaki hareketlerinin doğal ve sosyal sonuçlarını kabul etmesidir (Aydoğan, Baltaş, 1999). Çocuğa sorumluluk duygusunun kazandırılmasında öncelikle çocuğun bazı kurallara uyması beklenmelidir. Çocukla iletişim kurulduğu andan itibaren çocuk kendi özgürlük sınırlarından haberdar edilmelidir (Aydoğan, Baltaş, 1999).

Sorumluluk duygusunun gelişiminde çocuğa kendi kendini yönetme fırsatı verilmesi ve onu davranışlarının sonuçlarıyla baş başa bırakmak önemlidir. Çocuğu aşırı korumak, onu kanatlar altında büyütmek, sorunuyla kendisinin baş etmesine fırsat vermemek onun sorumluluk almasını engeller. Koruyucu tutum, çocuğun kendi ihtiyaçlarını kendisinin karşılamasına olanak vermez, çocuğun kendini kontrol edebilen ve kendini yönetebilen bir birey olmasını engeller. Çocuğa gösterilen aşırı ilgi ve düşkünlük çocuğun yaşam savaşından kaçmasına, onu koruyan kişiler olmadığı zaman kendisini güvensiz ve yalnız hissetmesine neden olur (Aydoğan. Baltaş, 1999). İhtiyaç duyduğu her şeye hiçbir çaba harcamadan sahip olan ve hiçbir kurala uymadan her türlü isteğinin yerine getirildiği bir ortamda yetişen çocuk, başkaları ile sağlıklı ilişki kurup sürdüremez ve sorumluluk alamaz.

Çocuğa küçük yaştan itibaren yaşına, yeteneğine, cinsiyetine uygun görevler ve sorumluluklar verilmesi çocuğun kendine güvenini artırır, paylaşma ve başarma duygularını tatmin eder, inisiyatif kullanabilen, kendini ve çevresini organize edebilen bir birey olmasını sağlar. Yaşı büyüdükçe çocuğa yüklenen sorumluluk düzeyi de artmalıdır. Çocuğa sorumluluk vermek onun kişiliğini olumlu yönde etkileyen ve hızlandıran bir unsurdur.

Çocuk belli bir yaşa geldiğinde, çanta hazırlama, ödev yapma, okula zamanında gitme, eşyalarına sahip çıkma gibi okul yaşamı ile ilgili birtakım sorumlulukların içine gömülecektir. İleride bunların çocuğa zor gelmemesi, verilen sorumlulukların altında ezilmemesi için diğer alışkanlıklar gibi çalışma alışkanlığının da kazandırılması gerekir. Sadece, canı ne istiyorsa onu yapmak ve hiç çalışmamak, çocuğu sorumluluklardan kaçınan, hiçbir işe dört elle sarılmayan, hiçbir çabanın sonunu getirmeyen biri haline getirebilir; bu da çocuğun mutsuzluluğuna neden olabilir. İyi yapılmış, başarılmış bir işin verdiği haz çocuğu mutlu eder ve sonraki yaşantılarında “yapabilirim” duygusunu yaşatır. Çocuğa çalışma alışkanlığının kazandırılması, bu yaşantının okul ortamının yanı sıra ev ortamında da desteklenmesine bağlıdır (Özen,2001).

Çocuklarda sorumluluk duygusunun gelişimi için anne-baba olarak yapabilecekleriniz şu şekilde sıralanabilir:

  • Çocuğa yaşam ve gelişim düzeyine uygun görev ve sorumluluklar verin ve başarması için onu destekleyin.
  • Çocuğun seçim yapmasına izin verin. Bu konularda, çocuğun gösterdiği çabaya saygı duyun.
  • Onu görev ve sorumluluklarıyla baş başa bırakın. Onun adına düşünmek yerine, kendi başına düşünmesini sağlayın. Sorunu çözmek yerine kendi sorununu çözmesine fırsat vermek, onun sorumluluk duygusunu geliştirir.
  • Çocuğunuza sevildiğini, istendiğini ve sizin için önemli olduğunu hissettirin.
  • Çocuğun sizlere yardımcı olmak ve bağımsız olarak bir iş yapmak için gösterdiği çabaları gözden kaçırmayın. Onu, bu girişimlere özendirin. Çocuğu bu deneyimleri sonucunda elde ettiği yanlış sonuçlardan dolayı eleştirmeyin. Onun girişim isteğini kırmadan yapacağınız yapıcı yönlendirmelerle iyi sonuçlar elde etmesini sağlayın.
  • Çocuğunuzun daha büyük ve önemli sorumluluklar yüklemeye hazır ve istekli olduğu zamanları kollayın. Bu sorumlulukları yüklenebilmesi için gerekli olan ortamı hazırlayın.
  • Gösterilen başarıyı olduğu kadar, harcanan çabayı da övün. Sonuçlar sizi tatmin etmese, yapılabilecek olanın en iyisi olmasa bile, yapabilmek için harcanan çaba çocuğun sorumluluk bilincinin geliştiğini gösterir. Belirli bir hatayı sürekli olarak yapan çocuğu sürekli cezalandırmak yerine bunun nedenini araştırıp çözmeye çalışın. Ceza vermektense özendirin.
  • Uygulayacağınız bir cezayı asla bir korku ya da baskı aracı olarak kullanmayın. Uyarmalar zaman zaman gereklidir. Ancak söylenen sözlerin de yerine getirilmesi gerekir.
  • Övgü ve beğenilerinizin içten gelen duygular olmasına ve gerçeği ifade etmesine özen gösterin.
  • Yapılmasını istediğiniz şeyler karşısında ödül vaat etmeyin. Bu bir rüşvettir. Yarardan çok zarar getirir.
  • Çocuğunuza suçluluk duygusuna kapılmadan hata yapabilme olanağı tanıyın. En önemli şeyin bir iş yapmak için gösterilen çaba olduğunu her fırsatta belirtin.
  • Kendisinden ne beklediğinizi çocuğunuza açık bir dille anlatın. Bu, birçok yanlış anlamayı ortadan kaldırır. Kurallara bağlı olmakla birlikte ona daima sevecenlikle davranın.
  • Hiçbir zaman geç olduğunu düşünmeyin.

KAYNAKÇA

  • Akkoyun. F. (2001). Geştalt Terapi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım
  • Babadoğan. C. (2003)- Sonımlıı Davranış Geliştirme Bağlamında Öğrenen Sınıf, Mili Eğitim Dergisi.
  • Dökmen. Ü. (2005) Varolmak Gelişmek Uzlaşmak. İstanbul: Remzi Kitapevi
  • Jones, N.R. (1995) Danışma Psikolojisi Kuramlan. Ankara: TDFO Ltd.Şti.
  • Özen.Y. (2001) Yanım Kalmak Adına Sorumluluk Eğitimi, Ankara: Nobel Yayın Dağıtım
  • Aydoğmuş.K./Baltaş,A/Baltaş.Z/Davaslıgil,Ü/Gimgönuü^ zon.N/Yavuzer,H. (1999). Ana-Baba Okulu. İstanbul: Remzi Kitabevi.
  • Yavuzer. H. (2001). Çocuk Eğitimi El Kitabı. İstanbul: Remzi Kitapevi.
Menü